kitabeler.gif

Emirgân Meydan Çeşmesi Kitâbeleri

Emirgan Cesme Kitabe-3.jpg

Dördüncü Yüzdeki Kitâbe:

Heba etdi bu çeşme ecrini enlara cami’i veş
Ola ervahı şâd-ü cennet ola köşe-i medfûn
Sefa-yı kalb ile hak padişahı eyleşüb da’im
Gözden âzâd olalar şehzâdegân ve dohterân âmin
1197


Günümüz Türkçesi ile anlamı:
Bu çeşmeye cami gibi gibi parasını harcadı
Ruhu şad olsun, yattığı yer cennet olsun
Allüh padişahın makamını kalp huzuru ile sürdürtsün
Gözden uzak olan şehzâdeler ve kızlarıyla, âmin
1782

 

Emirgan Cesme Kitabe-1.jpg

Yedinci Yüzdeki Kitâbe:

Bina etdi bu zîbâ çeşme-i sâr nûr-u bahşâyı
Akıtdı âb-ı nâb-ı ta ola gencüde fahren
Beferman hüda şehzadesi Sultan Mahmud’la
Hümâşah valide kadın çün etdi cenneti mesken

Günümüz Türkçesi ile anlamı:
Bu güzel nur saçan güzel çeşmeyi yaptırdı
Akıttı şarabı askerinin şerefi uzun sürsün
Sultan Mahmut Allahın yardımıyla şehzadesi ile
Annesi Hümâşah için cenneti mesken yaptı

Emirgân Camii ve Çeşmesi

Emirgan denizden-1.jpg

EMİRGÂN


Emirgân Hamîd-i Evvel Camii, Sarıyer (eski adı Sarıyâr) ilçesinin Emirgân mahallesindedir. Cami, Sultan Birinci Abdülhamid tarafından küçük yaşta ölen Şehzade Mehmed ile onun annesi Hümâşah Hatun için 1781 yılında, Hünkâr Kasrı, muvakkıthâne, hamam, fırın, değirmen, çeşme, sıbyan mektebi ve meydan çeşmesi ile birlikte inşa ettirilmiştir.
Emirgân Camii de Sultan Birinci Abdülhamid’in Bançekapı’daki külleyisinin devamı olarak yapılmıştır.
Emirgân Bizans döneminde Rumların bir yerleşim bölgesiydi. Emirgân'ın eski adı “Kiparedos” olup burada bir ibadethane bulunmaktaydı.
Fetihden sonra, Emirgan semtine, Sadrıâzâm Sokullu Mehmed Paşa devrinde, uzun süre en yüksek memuriyetlerinden biri olan Nişancılık hizmetinde bulunmuş olan meşhur Feridun Bey sahip olduğu için «Feridun Bey Bahçesi» diye anılmaktaydı. Feridun Bey, 1583 yılında ölmüştür.
Sultan Dördüncü Murad, 1635 yılının Haziran ayında Revan (Erivan) kalesini kuşatığında İran’a ait olan kaleyi komutanı olan Emîr Gûneoğlu savunmaktaydı. Ancak Tahtmaspkulu Emîr Gûneoğlu kaleyi Osmanlılar’a teslim ededek, kılıçları ve kefenleri boyunlarında asılı olduğu halde Sultan Dördüncü Murad'ın huzuruna geldiler. Padişah onları ve askerleri affetti. Emîr Gûneoğlu’na Vezirlik rütbesi ile Yusuf adı verilip üç kürk giydirilerek Osmanlı Devleti hizmetine alınarak Halep Valisi yapıldı. Emîr Gûneoğlu bir adamını Haleb'e yollayıp kendisi Padişahla birlikte İstanbul'a döndü ve Hünkârın nedîmleri arasına girdi.
Sultan Dördüncü Murad, Feridun Bey Bahçesini ona hibe etti. Emîr Gûneoğlu burada bir köşk yaptırdı. Bu nedenle semtin adı zamanla Emirgân olarak anılmaya başlanıldı.
Buradaki köşkte sefahat âlemleri yapılmakta ve Padişah da düzenlenen bu âlemlere katılmaktaydı. Emîr Gûneoğlu, Padişahın vefatından sonra başa geçen Sultan İbrahim tarafından idam olunmuştur.
Çok süslü ve İran zevkine göre döşenmiş olan köşk, Sadnâzâm Kemankeş Kara Mustafa Paşa'ya verildi. Onun 1644 yılındaki idamı üzerine Mirza Mustafa Efendi'ye verildi ve Emirgân köşkünde oturmasına müsade edildi. 1722 yılında ölünce köşk, oğlu Mehmed Selim Efendi'ye geçti. Onun da ölümünden sonra, oğlu Mehmed Salim Efendi geçti. O da 1739 yılında sürgünde ölünce, köşk 1766 yılında Şeyhülislâm olan Vassaf Abdullah Efendi'ye verildi. Ancak kendisi iki yıl sonra azledilmiş ve aynı yıl vefat etmiştir.
Bunun üzerine Sultan Birinci Abdülhamid zamanında köşk ve civarı kişisel mülk olmaktan çıkartılmıştır. Abdülhamid burada Emirgân Camii ile birlikte muvakkıthâne, hamam, fırın, değirmen, çeşme ve sıbyan mektebi inşa ettirilerek küçük bir köy kurmuştur. Bunlardan hamam, fırın ve değirmen günümüze ulaşamamıştır. Muvakkıthâne ise günümüzde kafe olarak kullanılmaktadır.
Sultan Üçüncü Selim devrinde ise, burası çok gelişmiş ve bölgenin bir kısmı saray Hasbahçelerine katılmış, köşk ise, camiin yapılışı sırasında yıkılıp ortadan kaldırılmıştır.

MEYDAN ÇEŞMESİ

Emirgan Cesme.jpg

Caminin karşısındaki meydanda sekiz köşeli üstü açık bir meydan çeşmesi vardır. Çeşme Sultan Birinci Abdülhamid tarafından yaptırılmıştır ve dört cephesinde birer çeşmesi bulunmaktadır. Tamamen çevresel olarak mermerle kaplanmış ve üzeri kapartma Rokoko süslerle bezenmiştir.Dört cephesinde celî sülüs ile bir ayet-i kerîme bölünerek yazılıdır. Diğer köşelerdeki birer kıtalık ta’lik hat ile yazılmış olan tarih kitâbeleri Yesârî Mehmed Esad Efendi tarafından mermer üzerine hakkedilmiştir. Hattat Mehmed Esad Efendi sol el ile yazı yazdığından “Yesârî” adıyla tanınmaktadır. H.1213 (M.1798) tarihinde ölmüş ve Fatih’de İfraziye yokuşundaki Tetimme civarında Dudu Abdüllâtif Efendi medresesinde Abdüllâtif Efendi’nin yanına gömülmüştür. Oğlu Yesârîzâde Mustafa İzzet Efendi tanınmış hattatlardandır.

Çeşmenin dört yüzündeki kitâbelerin metinleri aşağıdadır:

Birinci yüzünde:
“Aynen fîhâ tüsemma’ selsebîlâ”
Güzîde menba-ı cûd a’ta ser çeşme-i ihsan
Sahib-ül atıfet zıllı zalîl halik-ü zevalmen
Şahenşah-ü cihân Abdülhamid Han adâletgâr
Olur vasf-ı cemîlinde zebân-ı natıka elgin
1179

Günümüz Türkçesi ile anlamı:
Bu seçkin büyük çeşmeyi cömertlik kaynağı ile ihsan etti
Şefkat sahibi koruyucu Allah’ın gölgesi
Cihanın şahlar şahı adaletli Abdülhamid Han
Güzel huyu ile gariplere söyler
1179


İkinci yüzünde:
“Ve min el-ma-i külle şey'in hayy”
Bu zîbâ çeşmenin her katre âb’ı hesabınca
Vere bari Hüdâ rûz cezade eser-i müstahsin
Zebân-ı lülesi atşâna’ der tarihini Tevfîk
Muhammed aşkına gel iç su bu nev ayn-i sâfîden
1197

Günümüz Türkçesi ile anlamı:
Bu güzel çeşmenin her damla suyu hesabınca
Yaratan Allah mahşerde yaptığı eserin karşılığını versin
Lülesinin dili susamışlara tarihini söyler ey Tevfik
Muhammet aşkına gel iç bu yeni saf ve temiz sudan
1197


Üçüncü yüzünde:
“Rabbenâ âtenâ min ledûnke rahmeten ve heyyi' lenâ min emrinâ reşedâ”


Dördüncü yüzünde:
Heba etdi bu çeşme ecrini enlara cami’i veş
Ola ervahı şâd-ü cennet ola köşe-i medfûn
Sefa-yı kalb ile hak padişahı eyleşüb da’im
Gözden âzâd olalar şehzâdegân ve dohterân âmin
1197

Günümüz Türkçesi ile anlamı:
Bu çeşmeye cami gibi gibi parasını harcadı
Ruhu şad olsun, yattığı yer cennet olsun
Allüh padişahın makamını kalp huzuru ile sürdürtsün
Gözden uzak olan şehzâdeler ve kızlarıyla, âmin
1782

Beşinci yüzünde:
“Ve sekâhüm Rabbühüm şerâben tahârâ”


Altıncı yüzünde:
Fîhâ aynün ca’riyetün


Yedinci yüzünde:
Bina etdi bu zîbâ çeşme-i sâr nûr-u bahşâyı
Akıtdı âb-ı nâb-ı ta ola gencüde fahren
Beferman hüda şehzadesi Sultan Mahmud’la
Hümâşah valide kadın çün etdi cenneti mesken


Günümüz Türkçesi ile anlamı:
Bu güzel nur saçan güzel çeşmeyi yaptırdı
Akıttı şarabı askerinin şerefi uzun sürsün
Sultan Mahmut Allahın yardımıyla şehzadesi ile
Annesi Hümâşah için cenneti mesken yaptı


Sekizinci yüzünde.
Üstte besmele, onun altında Sultan Birinci Abdülhamid’in tuğrası ve onun da altında ise “Maşallah” yazısı bulunmaktadır.

___________________________________________________

  Sadeddin Efendi Çeşmesi Kitâbesi

  Karaca Ahmed Sebili ve Türbesi Kitâbesi,   Rıza Paşa Çeşmesi Kitâbesi.

  Hekimoğlu Ali Paşa Çeşmesi ve Kitâbesi,    Ayrılık Çeşmesi Kitâbesi

   Hacı Beşir Ağa Sütun Çeşmesi Kitâbesi,   Zevkî Kadın Çeşmesi Kitâbesi,

   Çinili Cami Cümle Kapısı,   Eyüp Sultan Türbesi Dış Duvarındaki Kitâbe,   Topkapı Sarayı Kubbealtı,

   Başkadın Meydan Çeşmesi,   Cihangir Camii,   Azap Kapısı Camii Kitâbesi,   Baba-Oğul Çeşmesi Kitâbesi,

   Karaki Hüseyin Ağa Camii,   Merzifonlu Kara Mustafa Paşa Medresesi Mescidi,

   Merzifonlu Kara Mustafa Paşa Medresesi,   Molla Aşkî Camii Kitâbesi,   Mahmud Paşa Camii Kitâbesi,

   Davud Paşa Camii Kitâbesi,   Mahmud Paşa Camii Cümle Kapısı İki Yanındaki Kitâbeler,

   Gülnûş Emetullah Vâlide Sultan Duvar Çeşmesi,   Ayazma Camii Çeşmesi    Mîmar Sinan Türbesi,

   Bursa Tekkesi (Arpacılar) Camii Kitâbesi,   Şemsi Paşa Camii Kitâbesi


vg_bilgisayarda.jpg

kitabeler_kucuk.gif

Bu bölümde çeşitli Osmanlı devri kitabelerinden örnekler sunulacaktır.
Bu kitabelerin bazılarının okunuşlarını da ayrıca vermekteyiz.
Hatalı okumalarımız olursa iletişim sayfamızdaki e-posta adresinden bilgi vermenizi önemli rica ederiz. Ayrıca, kitabelerin bulunduğu Osmanlı eseri hakkında da bilgiler verilecektir. Bu sayfamızda İstanbul'un kaybolan camileri hakkında da bilgiler vermekteyiz.


© 2011-2016 | H.Veysel Güleryüz