kitap.jpg

Kapak-1.jpg

BÖLÜM-12

İstanbul'n Surları

Kara Duvarlarının Altıncı Bölümü

Sur-16.jpg

Yedikule içeriden.

Altıncısı – Edirnekapı’dan Tekfur Sarayı’na kadar olan uzaklık [625] metredir. Bu kısımda dış duvar hemen tümüyle harap olmuştur. Bir tarafında bu duvarı yandan koruyan kulelerden sadece biri bulunur.
İç duvar geride kalmış ve halen dokuz burca sahiptir ki bunlar da az çok haraptır.
Edirnekapı’dan Eğri Kapı’ya doğru duvar izlenildikte bir iç açı oluşur ki burada iç duvar kuzey-batıya yönelir. Oysaki buraya kadar kuzey-doğuya kadar olan yönünü korumuştur. Duvarların bu kısmında [Serkopurte] kapısı vardır ki bir ara örülmüştür. Fakat bu kapı tarihsel değeri yönünden pek de göz ardı edilemez. Çünkü [1553 (1453 olmalı)] yılının yirmi dokuzundaki hücumda Osmanlılar tarafından son derece güç kullanılıp ilk olarak ele geçirilen nokta burası olsa gerektir.
Duvar buradan [50] metre kadar uzaklıkta kuzey yönünü alır. Burada [Hipdomon] mahkeme kulesi denilen dört köşe bir burç vardır.
Sonra duvar içeriye doğru tekrar bir açı oluşturarak kuzey-batıya yönelir. Buradan yüz metre ileride diğer bir iç açının ucunda son bulur. Bu kısımda doğuya yönelik bir duvar bu açıyı oluşturur. Burada [Teodos]’un üç katlı hisarı sona erer. Bu duvar Marmara’dan başlayarak [5.650] metredir. Bu hisar [94] büyük ve [81] küçük burç ile korunur ve bu yönde beş kapı varmış. Mahkeme, kulenin arkasında ve duvarın üstünde birkaç katlı büyük bir [Bizans] binasından ibarettir. Bunun ekseni hisarın yönüne diktir. Burası eski [Hipdomon] sarayıdır ki şimdi ona Tekfur Sarayı denilir.
Eski eser bilim adamlarından bazılarının görüşüyle burası [Kostantin] sarayıdır. Mahkeme kulesiyle [Tekfur Sarayı] arasında bir kapı vardır ki günümüzde çıkış yeri yoktur. Bu kapı Hipdomon sarayının zafer kapısıdır. Bunu izleyen duvar üzerinde yuvarlak bir kule görülür. Daha ileride zemin düzeyine göre yarı gömülmüş ve örülmüş küçük bir kapı vardır ki bu kapı [Enkurpol] kapısı ve diğer bir deyişle [Bâb-ül-melâik (Melekler Kapısı)] denilen kapı sanılmaktadır ki bu kapıyı Rum yazarları çoğunlukla anarlar.

Sur-17.jpg

Yedikule'den diğer bir görünüm.

Yedincisi – Tekfur Sarayı’ndan Eğri Kapı’ya kadar olan uzaklık [325] metredir. Tekfur Sarayı’nın kuzeyinde İstanbul hisarının birden-bire yön değiştirmesi, eski Teodos duvarlarıyla [640] yılında yapılmış olan [Herakliyus] duvarlarının birbirine birleştiği yer görülür.
Büyük duvar, şehir içinde Hipdomon kısmını kısmen kapatmak için yapılmıştır. [3 ve 60] metre genişliğinde ve [1.025] metre uzunluğunda olup tepenin yamacını izler ve [Ayvansaray] kapısında son bulur. Burada Haliç duvarlarıyla tekrar kavuşur. Bu duvarlar [20] kadar büyük kulelerle korunmaktadır ki bu kuleler [12] yüzyılı aşkın bir süreden beri kaldığı halde duvarlarıyla birlikte çok güzel korunmuştur. Bu kuleler [20] adet kadar olup, tümü yuvarlak ya da genişleyen geometrik şekillerdedir. Buradaki duvarlar Teodos hisarlarının iç duvarlarından çok yüksektir. Çoğunluğu günümüze kadar iç bölümlerini ve katlarını aynen korumuşlardır. Bu kısımdaki duvarların önündeki bahçelerde hiç bir dış duvar ve hendek kalıntısı görülememektedir.

[Herakliyus] duvarlarıyla [Teodos] hisarlarından oluşan iç açının oluşturduğu alan, Rum mezarlığı ya da mahkeme meydanıdır. Bu kabristanın ucunda duvar hızla kuzeye bükülür. Köşede yuvarlak ve büyük bir kule bulunur ki [Kaligari] kulesi adıyla tanınır. Biraz ötede genişleyen şekilde iki kulenin arasında bir Müslüman kabristanı içinde Eğri Kapı bulunur. Bu kapıdan [Jüstinyen] muzaffer bir şekilde şehre girmiş ve sonra [Elkesis] de aynı şekilde şehre girmiştir. Bu kapının batısında [Sent Kalinik] penceresi vardır. Bu isim, burada [Sent Kalinik] kilisesinin bulunmasından dolayı verilmiştir. Bugün bu pencere kapalıdır. Duvarların dışında Rum Mezarlığı yakınından bu pencere görülür.

Eğri Kapı’dan geçen yol Balat’a ulaşır ve Eğri Kapı’dan Ayvansaray Kapısı’na kadar olan uzaklık [700] metredir. Burada Eğri Kapı’dan başlayan ikinci kule hakkında özel bir bilgi vermeyi gerekli gördük. Bu kulenin yakınında ve sur içerisinde ve surun girişi yakınında bir merdiven vardır ki buradan kulenin üstüne çıkılır. Duvarların iç kısmı burada, büyük kemerler üzerine bindirilmiştir. Bu düzen kulenin içerisinde tekrar eder ki bu çok acayiptir. Hisarı dışarıdan izlersek, burada bir eğri oluşturduğunu görürüz. Bu eğim aracılığıyla duvar tekrar kuzey-doğu bir yön alır.
Sekizinci ve dokuzuncu kuleler taştan ve heybetli şekillerde olup üzerinde servi ve diğer ağaçlar bitmiştir. İşte İstanbul hakkında [Sütun üzerinde bir servi ormanı bulunur] ifadesini bu durum açıklar. [İza Aklanj] kulesi en yükseği olup bunu izleyerek [Anema] burcu gelir. İza Ak kulesinin dışında üç pencere açılmıştır. Bu pencerelerin altında dışarıya çıkmış bir taş koridoru vardır ki bir dış balkona ulaşır. Bunun altında dört köşe bir kapı varsa da bir ara örülmüştür. Diğer üç yüzeyinde ancak bir kapı bulunur. Güneydeki burcun içini duvarların yukarı yüzeyleri ile birleştirir.

Sur-9.jpg

Surların yıkıntılarından bir görünüm.

Kuzeydeki ise [Anema] kulesine ulaşır. Üstü kemerli büyük bir geçit hisarın içerisine gider. Burası [Ayvaz Efendi] Camisi’nin avlusu olup bu yol kulenin kapısıdır. Anema kulesi yüzünün dışında bir kapı vardır ki tamamen örülmüştür. Bu iki kulenin tabanında büyük bir duvar olup [5:4] metre yüksekliğindedir. Bunların önünde Eyüp ve Bayrampaşa kabirleri bulunur.
«Anema» burcunu izleyen duvar bir takım dayanaklarla tutturulmuştur. İşte burada esrarengiz «Anema» mağaraları bulunur. Bu mağaralar daha sonraları Doktor [Paspani] tarafından keşfolunmuş ve gezilmiştir.
[Anema] burcunun tabanına kadar yaklaşınca duvarların dışında kuzeye yönelik olan yüzünde çok ustaca ve sağlam olarak yapılmış bir giriş vardır ki kule enkazıyla yarı yarıya kaplanmıştır. Bu delik «Anema» ve «İza Ak» burçlarının tabanını kuşatan büyük duvarın içinden açılmıştır. İşte Doktor Paspani buradan «Anema» mağarasına girmiştir. Her ne kadar yollar kapanmış ise de, diğer taraftan, bu ziyaret bir araştırma özelliğindedir. Buraya girmek için merdiven, mum, kibrit, fener, ip, baston edinmek gerekir. Değneklerle zemin yoklanmaz ve etraf görülmez ise bu eski binalar içinde karanlıkta gidilirken genellikle rastlanılan kuyulardan korunulamaz. Doktor Paspani ise bu yeri tümüyle dolaşmış ve incelemiş tek ziyaretçidir. Bu durumda buraya girilmek istenilirse ziyaretçinin kendisini korumaya alması gerekir. Buraya yukarıda anlatılan girişten girilir. Eğilinir ve dizler üzerine kaymak gerekir. Uzunluğu [10] metreden ibaret bir yoldan diz üstünde kayarak geçmelidir ki bu yol bu mağaranın girişidir. Bundan sonra üzeri kapalı olan bir salona girilir. Bu salonun şekli dikdörtgen olup köşeler arası yaklaşık [5] metredir. İçerisi nemli olduğu gibi geçilen yoldan başka ışık almak için hiçbir yeri yoktur. Bu salonun duvarlarında üç giriş vardır. Sağdaki o kadar dardır ki buraya girmek çok zordur. Çok dikkatli olarak gezilirse burasının diğer bir salona ulaştığı anlaşılır. Bu salon bir öncekinden büyüktür. Burada ağzı zemin seviyesinde olan bir kapı vardır ki [5] metre derinliğindedir. Bu kapı salona geçilecek girişin tam önündedir. Buranın tavanında açılmış yuvarlak bir delik bir miktar ışığı buraya süzerek verir. Birinci salona girilen yolun karşısındaki oyuk bir tür geçittir ki diğer bir bodruma geçmeyi sağlar. Burada sağ tarafta bir ikinci oyuk görülür ki oldukça kalın bir duvarın içinde açılmıştır. Burada bir döküntü yığını vardır. Bu yığın bir merdivenin basamaklarını örtmüş olduğundan buradan aşağı inilemez ise de üst kuleye çıkılabilir. Bu katta büyük bir salon vardır ve burcun tümüyle içini kapsar. Bunun boyu [10,60] metre eni [12,15] metre ve yüksekliği ise [7] metredir. Burası duvar içinde açılmış bir mazgaldan ışık alır. Bir köşeden zemin seviyesinde yuvarlak delik görülür ki alt kattaki ikinci bodruma ışık verir. Merdiven yükselmekte devam ederek burcun üst katına çıkar. Burca çıkılan yer bir ara sağlam bir demir parmaklıkla kapatılmıştır.

Sur-4.jpg

Surların restore edilmiş bir kulesi.

Girişteki küçük salona girildiğinde soldaki delikten bir yola geçilir. Bu yolda sol tarafta önceden duvarda örülmüş bir yolun girişi görülür. İleri doğru gidilerek bir kaç adım attıktan sonra büyük bir yapının içine girilir. Bu yapı eskiden iki kat olmasına rağmen ortasındaki döşeme tümüyle harap olmuştur. Alt kat enkaz ile yarı yarıya dolmuştur. Burada bulunduğumuz yer sola doğru sıralı olarak dizilmiş [12] benzer odanın birincisidir. [1,50] metre yüzeyindeki ara duvarları delinmiştir. Bunlar binanın boyunca bir yol oluşturmaktaydılar. Gene,  bu delikler üst katta da bulunur.
Her bir oda [9,65] metre uzunluğunda [3,70] metre genişliğindedir. Tüm yapının eni [60] metre kadardır. Günümüzde duvarlar içinde dörtken delikler görülür ki bunlara girişlerin uçları geçmişti. Yan duvarların üst taraflarından oyuklar açılmıştır ki bunlardan bir kısmı dışarıya açılır ve bir parça ışık sağlar. Bu deliklerden bazıları duvar içinde bulunan Ayvaz Efendi Camisi’ne açılır ki bu cami tümüyle iki burcun arkasındadır. Karşı duvar üzerindeki oyuklardan [1,75] metre uzunluğunda yol görülür. Bu yol yapının tüm boyunca gider. Fakat bugün enkaz ile o kadar dolmuştur ki buradan geçmek mümkün değildir. Tavanlardan sızan suyun düzenli bir şekilde süzülmesinden oluşan [uzun, istalaktit]’ler zemini çamurlu ve pis kokulu bir duruma getirmiştir.

Sur-19.jpg

Surların restore edilmiş bir bölümü

Fakat Doktor [Paspati]’nin incelemeleri sırasında karşılaştığı güçlükleri bu önemli yapının keşfi telafi etmiştir. Doktor, [“Burası bugün İstanbul’da var olan [Bizans]’ın eski eserlerinin en iyi korunmuşudur” diyor]. Doktor Paspati’nin kanısına göre burası eski bir sarnıç olmayıp, belki de eskiden zindan yapılmış bir yer olması ihtimali vardır.
Bu yeri yeniden görmek için girilir ve özenle kazı yapılırsa şüphesiz yeni ve yararlı buluntularla karşılaşılabilir. Bu tümüyle sur duvarlarının içerisinde bulunmaktadır. Zeminin giderek yükselmesi bu yeri dışarıdan gizlemektedir. Bunun üzerinde bir bahçe vardır ki içinde büyük bir incir ağacı bulunmakta olup suyunu bir çeşmeden alan küçük bir havuzu vardır.
Buradan itibaren hisar ikiye ayrılır. Burada [Herakliyus] duvarı bir tür [Bastiyun] oluşturmaktadır ki bunun kenarlarındaki örülmüş bir kapı [Belakren] sarayına girişi sağlar. Arka tarafta beş büyük burç ile korunan yeni bir duvar görülür ki buna [Bizanslılar] [Pantaperciyun] adını vermişlerdir. Fakat genellikle yapımcısı olan imparator adına izafeten [Leon] duvarı denilmiştir. Son olarak küçük bir Müslüman mezarlığının köşesinden Eyüp yoluna ulaşılır. Bu yol Haliç’e paraleldir. Yol ile duvar arasında Müslüman kabristanının bir köşe oluşturduğu yerde sağda Atik Mustafa Paşa Camisi vardır ki eski [Apotresin-Pirüsnet Mark] kilisesidir. Arka tarafında sur içerisinde Toklu Dede Camisi bulunur. Sonra yola devam olunduğunda Ayvansaray ve Eyüp yolunun sağında olan [Ksiloparta] kapısına ve bundan sonra Ayvansaray kapısına ulaşılır. Osmanlılar tarafından İstanbul’un kuşatılması sırasında surun bu kısmı [Bizanslılar]’ın müttefiki bulunan [Cenevizli]’ler tarafından savunulmuştur. Ayvansaray’da surun kara bölümü son bularak Haliç duvarlarıyla birleşir.

Gelecek Bölüm:

Jüstinyen Sarayı’nın Temeli

____________________________________________________________________________________

Sultan Ahmet Parkı ve İstanbul'un Eski Eserleri (Bölüm 11)

Sultan Ahmet Parkı ve İstanbul'un Eski Eserleri (Bölüm 10)

Sultan Ahmet Parkı ve İstanbul'un Eski Eserleri (Bölüm 9)

Sultan Ahmet Parkı ve İstanbul'un Eski Eserleri (Bölüm 8)

Sultan Ahmet Parkı ve İstanbul'un Eski Eserleri (Bölüm 7)

Sultan Ahmet Parkı ve İstanbul'un Eski Eserleri (Bölüm 6)

Sultan Ahmet Parkı ve İstanbul'un Eski Eserleri (Bölüm 5)

Sultan Ahmet Parkı ve İstanbul'un Eski Eserleri (Bölüm 4)

Sultan Ahmet Parkı ve İstanbul'un Eski Eserleri (Bölüm 3)

Sultan Ahmet Parkı ve İstanbul'un Eski Eserleri (Bölüm 2)

Sultan Ahmet Parkı ve İstanbul'un Eski Eserleri (Bölüm 1)

Eski İstanbul (Bölüm 28) SON Eski İstanbul (Bölüm 27)

Eski İstanbul (Bölüm 26) Eski İstanbul (Bölüm 26) Eski İstanbul (Bölüm 25)

Eski İstanbul (Bölüm 24) Eski İstanbul (Bölüm 23) Eski İstanbul (Bölüm 22) Eski İstanbul (Bölüm 21)

Eski İstanbul (Bölüm 20) Eski İstanbul (Bölüm 19) Eski İstanbul (Bölüm 18) Eski İstanbul (Bölüm 17)

Eski İstanbul (Bölüm 16) Eski İstanbul (Bölüm 15) Eski İstanbul (Bölüm 14)

Eski İstanbul (Bölüm 13) Eski İstanbul (Bölüm 12) Eski İstanbul (Bölüm 11)

Eski İstanbul (Bölüm 10) Eski İstanbul (Bölüm 9)

Eski İstanbul (Bölüm 8) Eski İstanbul (Bölüm 7) Eski İstanbul (Bölüm 6)

Eski İstanbul (Bölüm 5) Eski İstanbul (Bölüm 4) Eski İstanbul (Bölüm 3)

Eski İstarbul (Bölüm 2) Eski İstarbul (Bölüm 1)   Nusretiye Camisi

   İstanbul Namazgâhları-6   İstanbul Namazgâhları-5   İstanbul Namazgâhları-4

   İstanbul Namazgâhları-3   İstanbul Namazgâhları-2   İstanbul Namazgâhları-1

   Yeni Cami Hünkâr Kasrı   Cami Alemleri   Sadaka Taşları

   Eb-ced Hesabı ve Tarih Düşürme   Sıbyan Mektebleri

   Tarihte İstanbul Depremleri (Bölüm 3)   Tarihte İstanbul Depremleri (Bölüm 2)

   Tarihte İstanbul Depremleri (Bölüm 1)


Çeşitli Konular

Bu bölüm çeşitli tarihi konulara yer verilecektir. İlk olarak zaman içerisinde bütün İstanbul'daki tarihi eserlin tahrib olmasına sebep olan "İstanbul Depremleri" yazısı verilmiştir.

© 2011-2019 | H.Veysel Güleryüz