

  BİZANS ZAMANINDAKİ DEPREMLER 
  Bizans devrinde İstanbul 42 kez depremle  sarsılmıştır. Tarihsel kaynaklardan saptayabildiğimiz ilk deprem 358 yılında oluşmuştur.  Bu sıralarda İstanbul yeni yeni kurulmaya başladığından büyük ölçüde zarara neden  olmuştur.
          Bildiğimiz ikinci deprem 376 yılında ve çok şiddetli olmuştur.  Deprem nedeniyle birçok bina yıkılmıştır. Bu depremden 22 yıl sonra 398 yılında  oluşan depremde ise şehir halkı gece yansı şiddetli bir sarsıntı ile  yataklarından fırlamıştır. Yıkılan binalardan sonra çok büyük yangınlar olmuştur. 
        402 yılı Şubat ayında bazı kiliseleri yıkan kuvvetli bir  deprem daha olmuştur. 
          438 depremi daha çok Marmara Denizi kıyılarında ektisini  göstermiş ve surlar ile civardaki yapılar hasar görmüştür. Özellikle Samatya ve  çevresindeki hasar yüksek düzeyde olmuştur.
          447 depreminde ise surlar ile kulelerinin 57 tanesi kısmen  yıkılmıştır. Daha sonraları 450 ve 478 yıllarındaki depremler bunları  izlemiştir. Bu depremler sırasında İstanbul’daki bazı kuyuların suları çekilmiştir.  Birçok bina ile birlikte Büyükçarşı ve İmparatoriçe Theodora'nın Theodosius  forumundaki heykeli de yıkılmıştır. 
          Bizanslılar zamanında sık sık  meydana gelen bu depremlerin belki de en kuvvetlisi 480-487 yılları arasında  olmuştur. Kuvvetli ve birden başlayan sarsırtılar, aralıksız devam etmiş ve şehrin  birçok semtini yıkmıştır. Taos forumu ve çevresi zarar gören yerlerin başındadır. 
          Daha sonraları 496, 527 yıllarında depremler olmuştur.  533 Kasım ayında oluşan deprem çok kuvvetli olmuştur. Bu deprem nedeniyle  oluşan aralıklı sarsıntılar sırasında I. Konstantinius ve II.  Theodosius'un heykelleri ile surların bir kısmı yıkılmıştır. Bundan başka, Patrik  Efrasius da, kendi sarayının enkazı altında kalmıştır. 
          545 ve 549 yıllarındaki depremlerden sonra şiddetli  yağmurlar ve seller oluşmuş ve İstanbul’un bir çok yerine yıldırım düşmüştür. Bu  arada deniz üzerinde med ve cezir olayları meydana gelmiştir. 
        553, 557, 582, 611, 740, 790, 796 depremleri ile 9.  Yüzyılda 8 adet ve 10. Yüzyılda da 3 adet deprem daha olmuştur. Bunları 1010,  1034, 1037, 164 ve 1086 depremleri izlemiştir. 1086 ile 1296 yılları arasında  hiçbir deprem olmamıştır. Fakat, 1296 yılında İstanbul’u kökünden sarsan bir  deprem, şehri yerle bir etmiştir. Havâriyyûn kilisesi önünde bulunan Hagia  Michael heykeli devrilmiş, birçok kilise ve ev de yıkılmıştır. Bizans’ın son  çağlarında 1305 ve 1344'te iki deprem daha olmuş ve bunlar önemli ölçüde bir  zarar oluştumamıştır.  
  
Ayasofya civarının 1855 Depreminden sonra yanıp ve yıkılmış durumu (Fotograf: Abdullah Biraderler 1865, Kaynak: Dersaadet’in Fotografçıları : Bahattin Öztuncay, Koç Kültür Sanat, 2004)
  İSTANBUL’UN  FETHİNDEN SONRAKİ İSTANBUL  DEPREMLERİ 
    İstanbul’un fethinden  sonra oluşan  gelen depremler en çok cami, mescit, medrese, hamam, han gibi taş  yapıları hasara uğratmıştır. Daha önceki depremlerde taş evlerin yıkıldıkları  görüldüğünden, artık evler taş yerine ahşap olarak yapıldıklarından, halkın  oturduğu evler deprem felaketinden etkilenmemişlerdir. Yangından korunmak için bitişik  nizamda inşa edilmiş olan ahşap evlerin aralarına tuğladan “yangın duvarı” adı  verilen duvarlar yapıldığından küçük yangınlarda evlerin korumaları. Mümkün olabilmiştir. 
  
İshak Paşa Camii'nin cümle kapısı üzerindeki tamir kitâbeleri. Caminin depremler nedeniyle dört kez tamir edildiği kapısının üzerindeki dört ayrı kitâbeden anlaşılmaktadır..
  1489 DEPREMİ 
        İstanbul’un fethinden  sonra oluşan  deprem felâketlerinin en eskisi 1489 yılında oluşmuştur. Ancak kaynaklarda bu  depremle ilgili yeterli bilgi yoktur. Sadece bazı kaynaklarda «nice minareler  ve binalar yıkılıp harap oldu» ifadesi yer almaktadır; 
  
Kiliseden çevrilme Zeyrek camii'nin hazin durumu.
  1509 DEPREMİ (KÜÇÜK KIYAMET) 
          İstanbul’daki deprem felâketlerinin en kuvvetlisi  ve en korkunç olanı 1509 depremidir. Tarihçiler tarafından küçük kıyamet  «Kıyâmet-i sugrâ» diye adlandırılan bu depremin tarihini, J. von Hammer  kitabında 14 eylül 1509 olarak vermektedir. 
          Zamanında “Küçük Kıyamet”  olarak adlandırılan, 1509 depremi sadece birkaç sarsıntı ile kalmamış, İstanbul ve çevresi  45 gün aralıklı olarak beşik gibi sallanmıştır. Bunun sonucu olarak şehirde çok  büyük miktarda can ve mal kaybı olmuştur. İstanbul'daki cami ve mescidlerin  neredeyse tümünün minareleri yıkılmış ve 109 cami ve mescit, 1070 ev harab  olmuştur. Bununla birlikte, surların Eğrikapı'dan Yedikule'ye kadar olan bölümü  ile Esekapısı ve Topkapı Sarayı'nın deniz tarafındaki duvarları yıkılmıştır. Galata  surları da kısmen yıkılmış ve Kızkulesi, Yedıkule harab olmuştur. 
          Zamanın tarihçilerinden  biri 1509 depremini şöyle tanımlamaktadır: «Sûr-ı Konstantiniyye'nin iki kat kâvusu kara  tarafından Eğrikapı'dan başlayıp Yedikule'ye gelince münhedim oldu. Ba'de  dolaşüb derya tarafından Narlıkapı'dan başlayıp Ishak Paşa kapusuna varuncaya  câbecâ yıkılıp ancak temelleri kaldı». 
          Diğer taraftan Topkapı Sarayı  Müzesi’nde bulunan bazı belgeler 1509 depremi ile ilgili olarak şu  bilgiyi vermektedirler: «Ol zelzele-i azîmeden şehr-i mezkûrun nice kaleleri ve  burc-ı bânûları yıkkılub harab ve yebâb olup zeminle beraber olmuştu. Ve bazı  cevamiin kubbeleri yarılub ve bazıları tamamen yıkılub ve minarelerinin ekseri  şerefeleri ile serv-î hâke beraber olmuşlar idi…. Ve nice mesâcidin kubbeleri  ve sakıfları zir-ü zemin üzerine târmâr olup ve nice azîm ulu binalar ve  hankahlar ve kervansaraylar ve hamamlar ve hesaba  gelmez evler ve ocaklar ve hayli duvarlar yıkılup, hanaş olup ve bazı yerler şakk olup…» 
          Depremden zarar gören yerlerin başında  Topkapı Sarayı olmuştur. Sarayın birçok bölümü yıkılmış ve Sultan İkinci  Bâyezid'in yatak odasının duvarları çatlayarak tavanı çökmüştür. Fakat depremden  bir saat kadar önce padişah başka bir odaya geçmiş olduğundan kendisine bir şey  olmamıştır. Depremin kuvvetinden Sultan Ahmet meydanındaki sütunların bazıları  devrilmiş ve yanındaki Ayasofya Camii’nin de sıvalan dökülmüştür. İlk Fâtih  Camii'nin büyük kubbesini taşıyan dört büyük sütunun başlıkları çatlamış küçük kubbelerinin  bazıları ile medreselerin kubbeleri deyıkılmıştır. 
          Depremden dolayı  İstanbul’daki can kaybı da yüksek olmuştur. Bazı tarihçiler can kaybının 5.000’e  ulaştığını, bazıları ise 3.000 civarında olduğunu ileri sürmektedirler. 1509’da  İstanbul'un nüfusunun yaklaşık 300.000 civarında olduğu göz önüne alınırsa, can  kaybının ne derece yüksek olduğu görülebilir. 
          Deprem nedeniyle su  bentleri ile su yollarının bir bölümü de yıkıldığından, İstanbul’un bazı  semtlerini sular basmıştır. Ayrıca bazı tarihçilerin belirttiğine göre,  depremle birlikte tsunami de yaşanmış, dev dalgalar İstanbul ve Galata  surlarının alçak ve yıkık bölgelerini aşarak şehri deniz suyu istila etmiştir.
          Depremden  etkilenmemeleri için, İstanbul'daki konak, saray ve evlerin ahşap olarak inşa edilmesine,  bu depremden sonra karar verilmiştir. 
          45 gün devam eden deprem  durduktan  sonra bile halk uzun zaman evlerine girememiştir. Bu arada Sultan İkinci  Bâyezid  de, sarayın bahçesinde kurdurduğu bir çadırda kalmıştır. 
          Daha sonraları şehirdeki yıkıntıların kaldırılıp onarımına  başlanılmıştır. Sultan İkinci Bayezit dîvân toplayarak, şehrin onarımı için her  evden 20 akçe vergi alınmasına ve 20 evden de çalışmak üzere birer kişinin görevlendirilmesine  karar almıştır. Bununla birlikte, yıkıntıların temizlenmesi binaların  onarımında çalıştırılmak için Anadolu ve Rumeli’nden 66.000 kişi İstanbul’a getirilmiş  ve bunların başına 3.000 usta verilmiştir. 
        Şehirdeki onarım çalışmalarına Mimar Muradoğlu  Hayreddin'in yönetiminde 29 Mart 1510 tarihinde başlanılmış, 1 Haziran 1510'da  da onarım tamamlanmıştır. İki ay kadar süren onarım çalışmaları sırasında İstanbul  surları yeni baştan yapılırcasına, Anadolu Hisarı, Galata Kulesi,  Büyük Çekmece köprüsü ve Silivri Kalesi de kısmen onarılmıştır. 
  
Davud Paşa medresesi.
  1648 DEPREMİ 
          28 Haziran 1648 günü, akşam üzeri İstanbul, kuvvetli bir depremle sarsılmıştır. 
        Depremin sonucunda, İstanbul'da  Firuz  Ağa Carnii'nin minaresi yıkılmış, Hadım İbrahim Paşa Camii, Hoca Paşa Camii,  Murad Paşa Camii, Davud Paşa Camii ile imareti, medresesi ve Emir Buhârî Tekkesi  harab olmuş, Küçük Ayasofya Camii'nin de sıvaları dökülerek kubbesinin  çevresinde çatlaklar oluşmuştur. Ayrıca şehirde birçok bina hasar görmüştür. 
  
Sokullu Mehmed Paşa Camii'nin arkasındaki Helvacıbaşı İskender Ağa mescidi, günümüzde de aynı harap vaziyettedir. (Kaynak: Dersaadet’in Fotografçıları : Bahattin Öztuncay, Koç Kültür Sanat, 2004)
  1690 DEPREMİ 
        11 Temmuz 1690 gecesi,  akşam  namazından sonra meydana gel depremin ilk hızıgeçtikten sonra bunu birkaç  gün süreyle daha az kuvvette sarsıntılar izlemiştir. Depremde ilk Fatih Camii’nin  küçük kubbelerinden birkaçı çatlamış ve Topkapı surları bir kez daha yıkılmıştır.  Ayrıca şehirde birçok yapı hasar görmüştür.
  
Bir kiliseden çevrilme cami olan Laleli'deki Bodrum Camii'nin onarılmadan önceki durumu. (Fotograf Ahmet Güleryüz)
  1719 İLE 1756 YILLARI ARASINDAKİ DEPREMLER
          24 Mayıs 1719 günü ikindi vakti meydana gelen, İzmit  Körfezi merkezli deprem, tam üç dakika sürmüş ve şehirde birçok hasara neden  olmuştur. Depremin uzun sürmemesi hasarın büyümemesini sağlamasına rağmen şehirde  bir çok bina ile evlerin üzerin bacalarının tümü yıkılmıştır. Topkapı Sarayı’nda,  Yalı Köşkü’nün yanındaki kayıkhaneler çökmüş, surlarda da yıkımlar olmuştur. Ayrıca,  Edirnekapı’daki Mihrimah Sultan Camii'nin kubbesi çatlamış, caminin karşısındaki  binalar ve Yedikule ile Ahırkapı arasındaki surların burçları yıkılmıştır. Depremin  ilk hızı geçtikten bir saat kadar sonra bunu bir artçı izlemiş ve izleyen  günlerde de daha küçük artçılar duyulmuştur. Bu artçılar hasarın daha da çoğalmasına  neden olmuştur. Deprem nedenimle İstanbul’daki birçok dînî yapının kubbeleri  çatlamış veya yıkılmıştır. 
          İzmit’de ise gümrük binasının denize kaymış,  Karamürsel'deki mahkeme binasının da yıkılmıştır. 
          30 Temmuz 1752 gecesi Kuzey  Anadolu Fay hattının Mürefte bölümünde meydana gelen deprem, İstanbul ve Trakya’da  yeni bir felâket  oluşturmuştur. Bu deprem, Edirne ve civarını büyük ölçüde etkilemiştir. Bu deprem  Selimiye Camii'nin minareleri yıkmış, Eski Cami ile Üç Şerefeli Cami’in  kubbeleri hasar görmüştür. İstanbul’da ise büyük ölçüde bir hasar olmamıştır.
      3 Eylül 1754 günü akşamı oluşan deprem, iki dakika kadar  sürmüştür. Beş-altı gün süren kuvvetli sarsıntılar bir çok binayı yerle bir  etmiştir. Depremde ilk Fatih Camii ile Bayezit Camii’nin kubbeleri çatlamış ve  zamanın padişahının emriyle hemen onarılmışlardır.
(Gelecek yazı: Küçük Kıyamet “1766 Depremi”)
________________________________________________________________________________________
Elektronik Dünyazı Yazıları için aşağıdaki linklere tıklayabilirsiniz.
Sitemizde yer alan "Elektronik Böcek" yazısını görüntülemek için buraya tıklayın.
Sitemizde yer alan "Sivrisinek Kovucu" yazısını görüntülemek için buraya tıklayın.
Sitemizde yer alan "LED Süsleri" yazısını görüntülemek için buraya tıklayın.
Sitemizde yer ayan "LED'lerle İki Devre" yazısını görüntülemek için buraya tıklayın.
Sitemizde yer ayan "LED'li Göstergeler" yazısını görüntülemek için buraya tıklayın.
©2011- 2016 | H.Veysel Güleryüz
Bu bölüm çeşitli tarihi konulara yer verilecektir. İlk olarak zaman içerisinde bütün İstanbul'daki tarihi eserlin tahrib olmasına sebep olan "İstanbul Depremleri" yazısı verilmektedir.
      
      © 2011-2016 | H.Veysel Güleryüz